
Dünya tarihinin dönüm noktası Çanakkale muharebeleri; Türk Milleti'nin her türlü yokluğa, yoksulluğa, silah ve mühimmat eksikliğine rağmen, Boğaz'ı geçmek isteyen Haçlıların son teknolojiye sahip donanmaları ve yedi düvelden oluşan ordularına karşı bir Anka kuşu gibi küllerinden yeniden doğduğu, iman gücü ve vatan aşkıyla denizde ve karada düşmanı yendiği tarihin en zor savaş meydanıdır.
Çanakkale muharebeleri; mübarek anaların, çilekeş ninelerin, cephe gerisindeki yetim kızların, öksüz çocukların, dul kalan gelinlerin ve beli bükülmüş dedelerin; bu din ve bu vatan uğrunda tarifsiz acılara göğüs gerdiği gam kervanı bir savaş ve çileyle imtihanıdır.
Çanakkale dirilişi; Türkmen'in, Kürt'ün, Zaza'nın, Arap'ın, Çerkez'in, Arnavut'un, Boşnak'ın, Pomak'ın, Laz'ın, Gürcü'nün, hilalin ışığını yüreklerine bölüştürmek ve iman sancağını daha da yükseltmek için al bayrağın gölgesinde bir araya geldiği bir inancı, bir umudu, bir yudum suyu, bir kuru ekmeği, bir cepheyi ve bir siperi bölüştüğü, aynı dava ve aynı sevda için vuruştuğu aynı acıyı ve aynı sevinci paylaştığı ve Türk milleti olduğunu her hâliyle ortaya koyduğu muazzam bir kükreyiştir.
Çanakkale dirilişine vesile olan Çanakkale ruhunu hakkıyla idrak etmek hem "bu toprağın çocukları" için çok önemli bir mükellefiyet, hem de hep beraber istikbâlimizi inşa etmemiz için şartın ötesinde bir mecburiyettir. Zaten Çanakkale ruhunu hakkıyla anlamak, medeniyetimizi yeniden diriltmek demektir. Çanakkale dirilişini, feraset ve basiret penceresinden bakarak kavramak, ruh kökümüz üzerinde yeniden kıyam etmek ve titreyip kendimize dönmek demektir.
Unutmayalım ki, millet olarak tarihten ibret alıp Çanakkale ruhunu yaşadığımız ve kardeşlik şuurunu diri tuttuğumuz müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir mesele ve yenemeyeceğimiz hiçbir zorluk yoktur. Yeter ki Çanakkale ruhunu diri tutalım, inanç değerlerimizi ve millî kimliğimizi kaybetmeyelim, dış ve iç mihrakların oryantalist oyunlarına gelmeyelim. Etnik fitneye, bölge, zümre ve mezhep ırkçılığına âlet olarak tefrikaya düşmeyelim. İşte o zaman Batılıların "Şark Meselesi" hevesleri kursaklarında kalır ve bu topraklarda gözü olanların bizi bölüp parçalama hesapları da ister istemez azalır. Öyleyse millet olarak yapmamız gereken en önemli husus; Çanakkale ruhunu yaşamak, yaşatmak ve geleceğe taşımaktır.
Her 18 Mart'ta zaman ihtiyarlarken Çanakkale ruhunu diri tutarak gençleştirmemiz, hayatımıza nakşederek ecdadımıza lâyık olduğumuzu göstermemiz ve yeni nesillere bu yüce ruhu intikal ettirmemiz bize düşen en önemli vazifedir.
Bu vesileyle Malazgirt Zaferi'nden sonra Küçük Asya'yı Müslüman Türk yurdu yapan, Viyana dönüşünden itibaren de terk ettiği topraklara vadi vadi, ova ova, meydan meydan, kan ve can bırakıp Anadolu Yaylası'nı bizlere ebedî vatan kılan, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere şehit ve gazilerimizi rahmet, minnet ve hürmetle yâd ediyorum. Ruhları şad, mekânları cennet olsun.
Pervin TÖRE
İl Milli Eğitim Müdürü